Eğitim

Eğitimde alarm zilleri çalıyor

 

KİTLESEL OKUL TERKİ YAŞANIYOR!

ÜCRETSİZ OKUL YEMEĞİ HEMEN ŞİMDİ!

 

Öğrenci Veli Der Kocaeli Şube  Başkanı Ayşe Irmak, salgın ve derinleşen ekonomik krizle birlikte yoksullaşma en çok çocuklarımızı etkilediğini söyledi.

Basın açıklaması yapan Irmak, ‘Eğitim harcamaları biz veliler için en büyük gider kalemlerinden biri haline geldi. Geldiğimiz koşullarda artık çocuklarımızın eşit, nitelikli eğitim hakkını dahi konuşamıyoruz. Çocuklarımızın gıdaya erişememesi, çocuklarımızın açlığı ve okul terkleri temel sorunumuz haline geldi”dedi.

Yalnızca 2020 verileri bile ülkemizdeki çocukların %44,3’ünün açlıkla, yoksullukla karşı karşıya olduğunu gösterdiğini söyleyen Irmak, “Son 2 yılda yapılan devasa zamlar düşünüldüğünde en az iki çocuğumuzdan biri açlıkla karşı karşıya.

Belirlenen taban fiyatlar üzerinden öğle yemeği ücreti 35-36 TL’den başlıyor. Okul kantinlerinden ulaşılabilecek en ucuz besin olan tostun ücreti 12-15 TL.İki çocuklu bir aile için bile çocukların yalnızca okul saatinde ihtiyaç duyduğu beslenmenin aylık maliyeti ülke nüfusunun yarısından fazlasının asgari ücretle yaşamaya çalıştığı ülke gerçekliğinde aylık gelirinin üçte birini aşıyor.

Dünya genelinde ücretsiz okul yemeğinin uygulandığı ülkelerde ücretsiz okul yemeğinin çocukların fiziksel gelişimindeki yetersizliğin önüne geçilmesi, akademik başarının artırılması, yoksulluğun etkisinin, okul terkinin, devamsızlığın azaltılması başta olmak üzere en önemli önlem başlığı olduğu verilerle açıkça belirtiliyor.

Ücretsiz okul yemeği bir an önce başlatılmalıdır.

EĞİTİM DESTEĞİ HEMEN ŞİMDİ!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı 2020-2021 istatistiklerine göre 5-17 yaş grubunda 1 milyon 200 bin 892 çocuk örgün eğitim dışında. Devamsızlar ve okul kaydı olup gitmeyenler bu sayıya dahil değil.

Açıköğretimde kayıtlı öğrenci sayısı ise 1 milyon 738 bin 198.

Örgün eğitim içinde gösterilen ancak yalnızca 1 gün okula giden, velilerin ve çocukların beyanına göre ise o bir  günde dahi çalıştırılmaya devam edilen okul dışına çıkan, ”çocuk işçi” haline getirilen mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısı ise son 7 ay içersinde 160 bin sayısından 1 milyona ulaştı.

Yoksulluğun artışından kaynaklı ülke tarihi boyunca görülmemiş kitlesel bir okul terki yaşanıyor.

Her çocuk bir yaşam, hepimizin ortak geleceği.

Okula geri dönüşlerin sağlanması, okul terkinin artışının önüne geçilmesi için yoksulluk sınırı altında yaşayan tüm çocuklar tespit edilmeli, ihtiyacı olan tüm çocuklara acilen eğitim desteği verilmelidir.

EĞİTİME YETERLİ BÜTÇE AYRILMALIDIR!

Eğitimde yaşadığımız sorunların en önemli nedeni eğitime yeterli bütçenin ayrılmamasıdır.

2023 Mali Bütçe Kanunu teklifinde her ne kadar rakamsal olarak eğitime ayrılan bütçe bir önceki yılın iki katı gibi görünse de aslında gerçek bu değildir. 2022’de MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı %10,79 iken bu oran 2023 bütçesinde %9,64’e gerilemiştir. Eğitime ayrılan bütçede sorunlarımızın bu denli derinleşmesine rağmen artış değil, ciddi bir gerileme söz konusudur.

Milyonlarca çocuğumuzun örgün eğitim dışına çıktığı, eğitimine devam etmeye çalışan milyonlarca çocuğumuzun ise açlıkla, yoksullukla baş başa kaldığı bugünlerde ülkemizin en büyük sorunu çocuklarımızın geleceğidir, eğitimdir.

Bütçedeki bu rakamlar olanakların daralması veya seçeneksizlik değildir. Bir tercihtir. Bu tercih politik bir tercihtir. Ve bu tercih çocuklarımızdan, eşit, parasız, kamusal eğitimden yana değildir.

Kaynaklar sınırlı sözlerine ikna değiliz. Söz konusu olan özel okullar olduğunda, çocuklarımızı “çocuk işçi” yapmak için ayrılan kaynaklar olduğunda milyonlarca liralık kaynağın buralara aktarıldığını biliyoruz.

Sosyal devletin görevi mazeret üretmek değil, çözüm üretmektir.

1998’de eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe %30,03 iken bu oran son 20 yıl içersinde her geçen yıl ve özellikle bu yıl yaşadığımız ciddi sorunlara ve ihtiyaçlara rağmen neden bu denli düşürülmüştür?

Çocuklarımızı, bugünümüzü ve geleceğimizi kaybediyoruz.

Eğitime acilen yeterli bütçe ayrılmalıdır.

MESEM (MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ) UYGULAMASINA SON VERİLMELİDİR!

ÇOCUKLARA ÜCRET ADI ALTINDA VERİLEN RAKAMLAR EĞİTİM DESTEĞİ OLARAK VERİLMELİ MESEM’LERDEKİ TÜM ÇOCUKLARIN OKULLARINA GERİ DÖNÜŞÜ SAĞLANMALIDIR!

Mesleki eğitim merkezleri çocukların okullardan koparılmasının, yasalarımıza ve evrensel çocuk haklarına rağmen çocuklarımızın eğitim hakkından sorumlu olan MEB eliyle 13 yaşından itibaren “çocuk işçi” haline getirilmesinin temel aracı haline getirilmiştir.

Son 7 ay içersinde MESEM’lerdeki sayının 160 binden 1 milyona ulaşması çocuklarımızın, ailelerinin tercihi değil, yoksulluktan kaynaklı çaresizliktir.

Başta organize sanayi bölgeleri olmak üzere imzalanan protokollarle çok sayıda farklı iş yerlerinde çocuklarımız kölelik koşullarında çalıştırılmakta, çocuklara ücret adı altında verilen rakamlar biz velilerin, halkın kaynaklarından aktarılmakta çocuklarımız bizim vergilerimizle bedava işgücü, “çocuk işçi” haline  getirilmektedir.

MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) uygulamasına son verilmelidir.

Sayıları 1 milyona ulaşan çocuklarımıza çıraklık adı altında verilen 1658 TL, kalfalık adı altında verilen 2763 TL çocuklara eğitim desteği olarak verilmeli, çocuklarımızın bir an önce okullarına geri dönüşü sağlanmalıdır.

BARINMA KAMUSAL BİR HAKTIR,ÜCRETSİZ SAĞLANMALIDIR!

Çocuklarımızın barınma sorunu en güncel ve acil sorunlarımızdan biri haline geldi. Artan ev kiraları, özel yurt ücretlerinin yüksekliği, yetersiz KYK yurtları nedeniyle öğrenciler yaşadıkları şehirler dışında üniversite tercihi yapamaz, kazandıkları yerlere kayıt yaptıramaz, kayıt yaptırıp üniversiteye başladıklarında ise kayıtlarını dondurmak zorunda kalarak eğitimlerine devam edemez oldular.

Barınma sosyal devletin sorumluluğudur.

Barınma kamusal bir haktır, ödediğimiz vergiler kamusal hizmet verilmesi içindir, tüm çocuklarımıza ücretsiz, kamusal barınma hakkı sağlanmalıdır.

LAİK,KAMUSAL,BİLİMSEL,EŞİT,ÜCRETSİZ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM TÜM ÇOCUKLARIMIZA SAĞLANMALIDIR!

Eğitim sürecinin en önemli aşaması başlangıç evresi, okul öncesi eğitimdir. Kamu okullarında okul öncesi eğitimin ihtiyaçları veliler üzerinden karşılanmaktadır. Verilmesi istenen ücretler ve yeterli okul öncesi eğitim okulu, sınıfı olmamasından kaynaklı olanaksızlıklar ve biz velilerin yaşadığı maddi yetersizlikler nedeniyle milyonlarca çocuğumuz okul öncesi eğitime ulaşamamaktadır.

Okul öncesine ulaşamayan çocuklar ilkokula da eşitsiz koşullarda başlamakta bu eşitsizlik tüm eğitim sürecini ve geleceğini olumsuz etkilemektedir.

Bu yakıcı soruna rağmen 20. Milli Eğitim Şurası’nda okul öncesi din eğitiminin yaygınlaştırılması ve zorunlu eğitim kapsamına alınmasının amaçlanması ile birlikte 4-6 yaş Kuran kurslarına hız verildi.

Çocuklarımızın ihtiyacı olan çocuğun üstün yararını esas alınmasıdır. 4-6 yaş arası çocuklarımızın ihtiyacı soyut bilgiyi dayatan pedagojik ve bilimsel olmayan bir eğitim süreci değil eşit, ücretsiz, kamusal, laik, bilimsel niteliğin esas alındığı okul öncesi eğitimdir.

Çocuklarımızın bilişsel ve psikolojik gelişiminde telafisi olmayacak uygulamalara son verilmeli,eğitimin okul öncesi de başta olmak üzere her aşaması yalnızca MEB eliyle ve okul öncesi eğitim almış eğitimciler, eğitimin her kademesinde alanın liyakatine sahip öğretmenler eliyle sürdürülmelidir.

Okul öncesi eğitim tüm çocuklarımıza kamusal, bilimsel, eşit, ücretsiz sağlanmalıdır.

 ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU İPTAL EDİLMELİDİR!

KARİYER BASAMAKLARI VE SINAVDAN VAZGEÇİLMELİDİR!

TÜM ÖĞRETMENLER İÇİN YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNDE EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET,EŞİT HAKLAR,KADROLU,GÜVENCELİ İSTİHDAM SAĞLANMALIDIR!

Eğitimde yaşanılan devasa sorunlara rağmen öğretmenlerimiz çocuklarımızın yaşamına dokunmak için tarifi imkansız emekler vermekte ve aylardır haklarına ve çocuklarımızın eğitim hakkına ciddi zararlar verecek Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı itirazlarını sürdürmektedir.

Öğretmenlerimizin aday öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen sıfatları ile ayrıştırılması öğretmenlerimizde, çocuklarımızda ve biz velilerde dönüşü olmayan kırılmalara, eğitimde sorunların daha da katlanarak artışına neden olacaktır.

Bu kanun öğretmenlere sorulmadı. Bu kanun biz velilere sorulmadı. Hayatında bir kez dahi sınıfa girmemiş, bir çocuğun yaşamına, umutlarına dokunmamış kişiler tarafından kapalı kapılar arkasında çıkarılan bu kanunu kabul etmiyoruz.

Öğretmenlerimizin ekonomik ve mesleki açıdan desteklendiği bir çalışma ortamı tüm çocuklarımız için kamusal, laik, bilimsel eğitim hakkının kullanılabilir olmasını sağlayacaktır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilmelidir. Tüm öğretmenler için yoksulluk sınırının üstünde eşit iş, eşit ücret, eşit haklar, kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

Çocuklarımızın yaşamları için kaygılıyız.

Çocuklarımızı her gün kaygıyla, korkuyla okula göndermek istemiyoruz. Bu kaygıyı, korkuyu bizlere yaşatmaya kimsenin hakkı yok.

Okullar bize ait, bizim vergilerimizle ayakta.Vergilerimizin çocuklarımızın en temel hakkı olan yaşam hakkı, güvenli eğitim hakkı için kullanılmasını istiyoruz.

Biliyoruz ki bu sorun aynı zamanda ülkemizin her yerinde on binlerce çocuğun, velilerin ve öğretmenlerin de yaşadığı bir sorundur.

Okulumuz için ve aynı sorunu yaşayan yüzlerce okul için bugün bir kez daha çocuklarımızın eğitim hakkından, yaşamlarından sorumlu olan yetkilileri uyarıyoruz.

2022-2023 eğitim öğretim yılının 1.ara tatili öncesinde yalnızca 9 hafta içinde yaşadığımız sorunlar dahi satırlara, sayfalara sığmamaktadır.

Çocuklarımız en kıymetlilerimiz

Ülkemizin geleceği,Ve biz her yeni güne kaygıyla başlıyoruz. Sesimiz duyulana kadar çocuklarımızın okullara aç gitmediği, yoksulluktan kaynaklı okullarını terk etmek zorunda bırakılmadığı, çocuk yaşta işçileştirilmediği, deprem riski nedeniyle yaşamları için kaygı yaşamadığı günleri kazanıncaya kadar tüm demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Kamusal, laik, eşit, parasız, nitelikli eğitim tüm çocuklarımızın en temel hakkıdır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu