Münir Karaloğlu…
Münir Karaloğlu…
Kocaeli çok ilginç bir şehir.
Bana göre coğrafi avantajları düşünüldüğünde, Türkiye’nin eşsiz yerlerinden biridir.
Denizi var, doğası var. Ekilse, verimli toprakları var. Cumhuriyet’in her döneminde, hatta daha öncesinde bile ulaşım alternatifleri nedeniyle sanayi denildiğinde de ilk akla gelen yer Kocaeli olmuş.
Sanayi geliştikçe havası, suyu, toprağı kirlenmiş.
Üretmiş, sürekli üretmiş. En çok çalışan, en çok üreten şehir olmuş.
Devlete ödediği vergiler almış başını gitmiş.
Tepelerle deniz arasında daracık bir bölgede sıkış, tepiş bir hayat sürmüş.
Şehir büyümüş ama yolları hep aynı kalmış.
Şehir büyümüş ama düzenli kentleşme daha düne kadar kimsenin aklına gelmemiş.
İzmit’te Terzibayırı, Veliahmet, Bağçeşme’ye çıkın.
Körfez’de sanayinin dibine girmiş evlere bakın.
Dilovası, Gebze, Darıca.. Heryer aynı.
Kocaeli’de bunca dert ve sıkıntıyla, sürekli çalışmak ve ucu ucuna bir hayat sürmekten olsa gerek, bu şehirde bu kahrı, derdi çekenlerin büyük hayalleri, geniş ufukları pek olmamış.
Aza tamah edip, elindekiyle yetinmiş.
Bu aslında takdir edilmesi gereken bir durum. Ancak iş siyasete gelince durum değişiyor.
Bizlerin bu iyi niyetinin çoğu zaman suistimal edildiğini, kullanıldığını düşünüyorum.
Örneğin son yerel seçimlerde iktidar kanadında ilginç gelişmeler yaşanmıştı.
Bu şehirde yetişen Tahir Büyükakın ve Nevzat Doğan gibi isimlere diyecek lafımız yoktu da, bir dönem Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği yaptı diye Rizeli Münir Karaloğlu’nun Başkan Adayı olarak adının geçmesini çok yadırgamıştım.
Yalnızca iktidar partisi için değil, genel olarak bunu söylüyorum.
Bu şehir kendi değerlerine sahip çıkmalıdır.
Kendi evlatlarının arkasında durmalıdır. Buraya sonradan gelip, bir anda basamakları hızla yükselmek kolay olmamalıdır. Bu şehir kolay lokma olduğu sürece, kullanılmaya mahkumdur.
Münir Bey, buradaki görevinden sonra farklı illerde valilik yaptı. En son Diyarbakır’a vali oldu.
Gittiği her yere buradan ekipler de götürdü. Ama Diyarbakır’da ne yaşandıysa, bir anda merkeze alındı.
Bu konu, bence çok önemli bir gelişme olduğu halde bunu bile tartışmaya açamıyoruz.
İktidarın yükselen yıldızıyken, bürokraside arkası bu kadar sağlam gözükürken ve bir ara bu şehrin en güçlü belediye başkan adayı olarak öne çıkarken, Münir Bey neden merkeze alınarak dinlendiriliyor, merak etmiyoruz.
Bana göre bu kararın ardından Münir Bey’in siyasi hayalleri de sona ermiş gözüküyor.
Bundan sonra bürokraside eski parlak günlerini yeniden yakalayabilirse ne ala..
Ama bizim düşünmemiz gereken ya geçmişte birilerinin hayali gerçek olup da, Münir Bey bu şehrin karşısına Büyükşehir Başkan Adayı olarak çıksaydı ne olacaktı?
Bunu da düşünmek zorundayız.
Ve, hataya düşmemek, yarı yoldan dönmemek için bundan sonra sırf partisi istedi diye bir adayı gözü kapalı kabullenmekten vazgeçip, şehrimizi, geleceğimizi düşünerek hareket etmeliyiz diye düşünüyorum.
19 Mayıs, özgürlüğe giden yol
Ülke olarak en büyük ortak sevinçlerimizden biri 19 Mayıs’tır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tam bağımsızlık ya da ölüm diyerek, kurtuluş savaşı meşalesini yaktığı günün yıldönümüdür.
Bundan tam 103 yıl önce, Samsun’a ayak bastığı anda yanan, tutuşan bu meşale hepimize cesaretimizi asla kaybetmemiz gerektiğini hatırlatmalıdır.
Bu önemli gün bizzat Atatürk tarafından gençlerimize hediye edilmiştir.
Her nesli x, y, z diye adlandıranlara inat, Türk Gençliği damarlarında dolaşan o asil kana sarılmalıdır.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyorum.
Bize bu bayramları hediye eden başta Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi minnetle, şükranla, saygıyla anıyorum.