Yıldız Holding
YAZARLAR

Bir çocuk öldüğünde hayat durmalı

Bir çocuk öldüğünde hayat durmalı

Toplumun temel taşı ailedir. Aile yapısını korursak, aileler mutlu olursa toplum da mutlu olur inancındayım.
Eşim ve kızımla bizim ailenin en mutlu günleri uzun yaz tatilinde bir arada olmak. Tatilimizi Sinop’ta akrabalarımızın yanında geçiriyoruz.
Neredeyse bütün yaz buralarda olmuyorum.
Bu nedenle yazılarıma da uzunca bir ara verdim.
İsterdim ki, dönüş yazımda sizlere keyifli, yaşama sevincini artıracak birşeyler karalayım.
Ama mümkün mü!
Hoş bakan, cep telefonları hayatımıza girdikten sonra takip eden kaldı mı bilmiyorum ama haber saatinde biz televizyonu kapatıyoruz.
Her yerde canileşmiş insanların birbirlerine acımadan saldırıları var.
Çoğu zaman saldırganlar yakın akraba, dostlar oluyor.
Sevgi sanki hepimizin içinden karanlık bir nokta tarafından çekiliyor, içimizden boşaltılıyor.
Kendimizi nefrete, düşmanlığa kaptımış gidiyoruz.
En çok da çocuklara, kadınlara üzülüyorum.
Bir çocuğun kolu çizilse içim acıyor.
Ama bırakın ufak tefek yaralanmaları, bh ülkede artık çocuklar okul bahçelerinde ölüyor.
Üstelik, daha ortaokul çağında.
Aklı başına ermeden, dünyayı daha tanımadan, bir çocuk okul bahçesinde oynadığı arkadaşına bir anda canice saldırıp, onu öldürebiliyor. Kendinden yaşça küçük olması hiç önemli değil!
Oysa eskiden böyle miydi? Akranlar arasındaki kavgaları bırakın, abiler, ablalar küçükleri korur, kollardı.
Her çıkış saatinde okul önleri annelerle, babalarla dolu. Güvenemiyorlar. Çocuğunun okuldan eve 100 metrelik yolda tek başına yürümesine güvenemiyorlar.
Başına bir iş gelmesinden, bir daha kollarına alamamaktan korkuyorlar.
İstanbul Küçükmece’de önceki gün okul bahçesinde kendisinden 2 yaş büyük, 14 yaşındaki bir çocuk tarafından öldürülen Samet Gül’ün başına gelenler, kendi çocuklarının da ya da başka çocukların da başına gelmesinden endişe duyuyorlar.
Çünkü bu ülkede artık çocuklar ölüyor ve kimse sesini çıkarmıyor.
Oysa bir çocuk öldüğünde hayat durmalı, dünya dönmemeli değil mi?
Milli Eğitim Bakanına bakıyorum, Samet sanki hiç aramızda olmamış gibi davranıyor.
Sorumlu müdüre, öğretmene bakıyorum; olayı kapatmak için kavgayı kim gördüyse susturmaya çalışıyor.
Emniyet araştırıyormuş!
Pekiyi, Gölcük’te deprem anmasında “Biz kimseye devlet nerede dedirtmedik” diye övünen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu vahim olayın ardından neden hiç konuşmadı?
Nerede bu devlet, nerede bu vicdanına kurban olduğum millet? Neden susuyorsunuz, neden susuyoruz?
Samet’in annesi ağlıyor. Olay yerine gittiğinde yavrusunu görüp, tespit ettiğinde yaşadığı duyguları anlatırken yüreği titriyor, canı çekiliyor. Onu izlerken sizin içiniz hiç mi sızlamıyor. Oğluma ne olduğunu, nasıl olduğunu lütfen araştırın çağrısını duyan yok mu?
Sözün özü, aile toplumun temel taşıdır. Maalesef bu en kutsal birliği artık koruyamıyoruz. Her taraftan saldırı altındayız. En azından şiddete meğilli çocukların yetişmesini engelleyebiliriz ama bunu da umursayan yok.

Başa dön tuşu