Büyükşehirde herkes promosyonu hak ediyor mu?
Maaşlı bir işte çalışma dönemimiz çok geride kaldı.
Bizim kuşak şimdiki gibi imkankara sahip değildi. İlk işe başladığım 90’lı yıllarda sigortanız ödeniyorsa büyük bir ayrıcalıktı.
Öyle ki, bir genç evlenmek istiyorsa ailesinin ilk sorguladığı sigortalı bir işi olup, olmadığıydı.
Şimdi şartlar çok çok iyileşti. Kayıt dışı çalışan neredeyse kalmadı.
Sigortası yapılan, devlet tarafından kayda alınan her işçi elbette yasal haklardan da rahatça yararlanabiliyor.
Tatiller, fazla mesailer, sosyal yardımlar. Bütün bunlar insanca yaşamak için hala tam anlamıyla yeterli olmasa da, en azından geçmişe göre daha iyi durumda diyebiliriz.
Eskiden çalışanların maaşları da işyerinin kendi muhasebesi tarafından genelde elden ödenirdi.
Maaş günü geldiğinde muhasebeye gidilir, bordro imzalanır, muhasebeciden zarf içinde maaş alınırdı.
Devlet, 2009’da bir yasa getirdi. On kişiden fazla çalışanı olan işyerlerinin maaşları bankaya yatırması ve işçisine oradan ödeme yapması zorunlu hale geldi. Bu yasa daha sonra 5 çalışana kadar düşürüldü.
Şimdi hemen herkes cebinde banka kartı, ATM’ye gidip, maaşını makinadan çekiyor.
Emekliler de bu dönüşüme dahil oldu.
İşte bu değişim sayesinde şimdi yeni bir gelir kapısı doğdu.
Bankalar, emekli ya da çalışanların maaşlarını kendilerinden alması durumunda promosyon dağıtıyor.
Emeklilere verilen promosyon miktarı 7.500 TL’ye kadar yükseldi. Bursa’da bir fabrikada 70.000 TL kadar promosyon verildiği konuşuldu.
Peki, bu promosyon nasıl ve neden veriliyor diye merak edenlere hemen belirteyim; banka işverenin birkaç gün önce yatırdığı maaş hesaplarını işletiyor. Gecelik faiz ve reporda tutarak para kazanıyor. Yani paradan, para kazanıyor ve buradan paranın asıl sahiplerine kâr dağıtıyor.
İşin ilginç tarafı, normalde faize karşı olanlar, faize karşı nutuk atanlar bile bu parayı almak, aldıkları miktarı yükseltmek için kıyasıya yarış içinde.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi çalışanları da geçen hafta bankanın kişi başı verdiği 18.500 TL’yi az bularak, ihaleyi iptal ettirdi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 10.000’in üzerinde çalışanı olan devasa bir kurum. Normalde böylesine büyük bir yapının maaş ödemesini alan bankanın piyasanın üzerinde promosyon vermesi beklenirdi.
Mesela Bursa’da öyle olmuş.
Ama bizim burada çalışan başına 35.000 TL civarı belirlenen muhammen bedelin yanına yaklaşılmamış, en yüksek teklif 18.500 TL’de kalmış.
Üstelik Kocaeli Büyükşehir Belediyesi son zamanlarda çalışanına en yüksek zammı yaptığıyla övünüyordu. Bu promosyon neden bu kadar düşük kaldı diye düşünmeden edemiyoruz.
Acaba bize anlatılanda eksik mi var demekten kendimi alamıyorum.
Diğer yandan bu kârın yükselmesi, paranın bankada ne kadar uzun kaldığıyla ilgili. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bu parayı her ay denkleştirmekte zorlanıyor, son güne bıraktığı için mi banka promosyonu düşük tutuyor da diyebiliriz.
Ya da bu para başka yerde işletilip, çalışana değil de belediyeye mi kâr sağlanıyor diye sorabiliriz.
Bu soruların cevabı bende değil.
Bir diğer konu bu maaşı ve promosyonu hak etmekle ilgilidir.
Bugün belediyenin üst düzey yöneticileri de bu paraları alacak gibi görünüyor.
Öyleyse sormak istiyorum, kazdıkları yeri kapatmayı bilmeyen, her sokağı, her caddeyi kafalarına göre delip, parçalayan ama orada yaşayan insanların işine, evine nasıl gidip geleceğini düşünmeyen İSU, bu promosyonu almayı kendine hak görüyor mu?
Vatandaşı durakta bırakan, alsa bile trafikte ne yolcusunu, ne diğer araçları düşünmeden otobüsü deli gibi kullanan Ulaşım Park da bu promosyonu alacak mı?
Peki ya, şu anlı şanlı basın yayın bölümü!
İzmit’te her gün önlerinden geçtikleri halde, Büyükşehir Başkanı Tahir Büyükakın’ın yırtık posterini bile görmekten aciz Basın Yayın sorumluları ve çalışanları, bu promosyonu gerçekten beğenmeyip, daha fazlasını istemeyi kendilerine hak mı görüyor?
Evet, bir promosyon yarışıdır gidiyor.
Faize karşı olanların bile bankanın faiz karına ortak olmayı, hatta daha fazlasını istemeyi kendisinde hak gördüğü bir ortam yaşanıyor.
Ben her çalışanım emeğinin karşılığını fazlasıyla almasından yanayım. Ama bir yandan da halka karşı sorumluluğu bulunan kurumlarda çalışanların, bu parayı hak etmesini bir vatandaş olarak beklerim.
İsterim ki, herkes hak ettiği ücreti alır, aldığı ücretin de hakkını verir.